Bedenim pert Düşüncem pert. Ruhum pert. Bütün gerçekler, yalana yakalandı.
Gerçek hükümsüzdür. Zifiri karanlık gerçek. Odam da enkaz üstümü örtmüş.
Boylu boyunca uzanmışım. Anam kapının eşiğinde yakalanmış. Sesinden tahmin edebiliyorum. Çocuklarımın odasında tık yok. Yığınları göremiyorum.
Ancak hissedebiliyorum. Artık bende her şey yığın. Umutlarım yığın.
Hayallerim yığın. Tozlara çakılları, zifiri karanlık ile karıp, Mezarımızın toprağı
yığın oldu. Bana küçücük ışık yeterdi. Ama ışık tanımsız. Karanlık her şeyimize çöktü. Gözlerin gördüğü, Ancak karalara yatırdığımız gençliğimizin.
Ölümü insana ne kadar sevimli geliyor. Ölümü her yerde aramaya başlıyoruz.
Yaşamak güdümüz mezar taşımız oldu. Odam çakıl taşı ile karışan geleceğimiz ile dolu, Feryat figanlar, umutlarımıza rehber oluyor. Sonu hiçlikle bitecek olan,
Karınlıkta yolumuzu aramaya çabalıyoruz, Nafile. Her şey son buldu. Hazır değildik. Ne bir veda, Ne bir öpücük kondurabil dik. Birlikte idik ayrıldık...Oysa daha çok günümüz vardı. Oysa daha çok sevgiye yolumuz vardı. Güneş üstümüze hiç doğmayacak. Kader, keder ile ördü son yolculuk taşlarını. Her taraf çaresizlik batağında, Bizi zavallılaştırıyor. Ses çıkarıyorum. Kimsede çıt yok. Oysa akşam yemeğini, kahkahalar eşliğinde, burada yemiştik. Neredeler şimdi. Ses yok.
Her yer buza kesmiş. Aranır iken, Kendimi yoklamak istedim,
Sarıldım bedenime, Yokladım ellerimle, Doğuran annenin çocuğunda ki parmakları sayması gibi, Dokundum vücuduma. Yattığım yerden doğruldum.
Ama neredeyim? Bilmiyorum. Havanın ayazına güvenmek istiyorum,
Odamı aydınlatmak için. Yalnızca hatıramdan arta kalan, Sadece büyük bir homurtu duymuştum. Ve demirlerin birbirini gıcırdatmasını. Bu bir cehennemin diş gıcırtısı idi.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacağını biliyordum. Cehennem mahallesinin sakinleri olarak, Cehenneme alışıktık. Dışarıdakiler kendi cennetin kurdukları için,
Biz cehennemin yollarını düşlerimiz ile döşüyorduk...Demokratlar ve ibadetimsi sinsiler in yalan ve, Gasplarla kurdukları cennetleri, Biz cehennemlikleri,
Hiç cezp etmiyordu...Belki öz kıyım girişimleri, Toplu intiharlar yapabilirdik,
Ama içimizde ki masumiyete sözümüz vardı. Adaletin masasında oturacağız,
Sözler alacağız, Yaşama dair... Cehennemin dibinden, Cehennemin iktidarını ele geçir isem, Söz olsun. Kolpacı demokrat, ve paraya tapanları, adaya hapis edip,
Seyredeceğim, Hırs çemberinde nasıl fır fır döndüklerini, Sevgisizlik tohumu etrafa saçarak, Paraya tapanları. Sessiz film olarak izleyeceğim. Yaşarsam eğer; Her şey devletin olmalı, Devlette adil, Ahlaklı olmalı, Herkesin bir evi olmalı, Öldüğünde devlete bırakmalı, Miras bırakmamalı, Düşünceler kafamda kazı yapar iken, Bir ses duydum. Ama tanıdığım bir ses değildi. Ben cevap vermeye çalıştım. Kimse sesimi duymadı. Cevap verende olmadı. Üstümde gezinen araçlardan anladım ki, Ben güçlü bir insanım, Ve filmin sonuydu. Bir gayret tutunayım dedim. Ellerimi vücudumun üstüne koymak istedim. Üstümde uzanan, Beni korumaya çalışan babam imiş. Tanımamı, Beton yığınını andıran vücudundan değil, Her zaman” canım evladım” diye sevdiği, nasırından anladım...
HAYALLERİMİ, HAYALLER MEZARLIĞINDA GÖMDÜM,
ARTIK GERÇEKLER HÜKÜMSÜZ...
Saygıyla...
Abdulkadir DESTAN
YORUMLAR