Bir yazıya nasıl başlamalı ki; Baştan sona doğrumu yoksa sondan başa doğrumu?
Aslında bu konu hakkında hiç kuşkum ve ön yargım yok. Ne fark eder ki, sonuçta amaç konunun anlaşılabilir olması değimli önemli olan.
İster kadın olalım ister erkek hepimiz ayna kullanırız. Bazen makyaj yapmak bazen de tıraş olmak için.
Ve çoğu zaman yüzümüzün neye benzediğini bile fark etmeyiz. Oysa en güzel fırsattır o anlar, ben kimim, nereden gelip nereye gidiyorum diye kendimize sormak için. Ve en önemlisi de dünyada tek olmadığımızı bizden başkalarının da var olduğunu hatırlamamız için. Aslında yaşamı biraz sorgulayabilsek, farklılıklarımızın farkına varabilsek her şey daha kolay olacak.
Bende tam olarak bunu yaptım ve sorular sordum kendime.
Engel nedir? Engelli kimdir? Engeli oluşturan sebepler nelerdir? Engel nasıl aşılır?
Soruları sonsuza kadar uzatabiliriz.
Oysa cevap tek ve tüm soruların cevabı aynıdır.
İnsanlık onuru,
Engellerin nasıl ortadan kaldırılacağı konusu konuşulmaya başladığında hep gelişmiş ülkelerin sorunu nasıl ortadan kaldırdığını örneklerle açıklarız. Sosyoekonomik olarak bu ülkelerde yaşayan engellilere hep gıpta ile bakarız ve toplumsal davranış şekillerinin de tam bu şekilde olması gerektiğini söyleriz.
Oysa gelişmiş toplumları incelediğimizde aynı zamanda geri kalmış toplumların başına nasıl felaketler açtığını görmek o kadar da zor değildir. Kendi ülkelerinin insanlarının refahları için oluşturmaya çalıştıkları ve gerektiğinde kendileri için tehlike saydıkları diğer ülkeleri yok etmek için kullandıkları silah sanayi, nükleer santraller, yine başka ülkelere ihraç ettikleri atık maddeler aslında engelliliğe yol açan en büyük nedenler olarak yine kendileri tarafından açıklanan bir gerçek olarak karsımızda durmaktadır. Dünyanın dört bir yanında olan savaşlarda her gün sayısız insanın öldüğü yine bu gelişmiş ülkelerin medyalarında çarşaf çarşaf yazılır ve söylenirken sanki onları başkaları yapıyormuşçasına tavırları aşikârdır.
Oysa yine aynı medyalar kaç insanın ayağını, kolunu, kulağını veya herhangi bir organını kaybederek engelli sınıfına katıldığından hiç bahsetmez. Çünkü ölümün vicdani sorumluluğunu atmak çok kolaydır. Onlar için “Ölen ölmüştür” ve yaşam devam etmektedir. Peki ya geride kalan engelliler; onlar ne olacak?
İşte tamda burada beklide soruların cevabı olan insanlık onurunu kurtarmak yine onların tutum ve davranışlarındadır.
Savaşları, engelliliğe yol açan çevre kirliliğini ve diğer olumsuzlukları ortadan kaldırmayı başararak insanlık onurunu da kurtarabilirler.
Umudum olmasa da temennim olarak diyorum ki;
Engel olma !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Saygılarımla,
Ahmet BAĞBEKLEYEN
YORUMLAR