İstisna kelime olarak ayrılık, ayrılmış anlamına gelir. Diğerlerinden ayırma, ayrı tutma, değerlendirme anlamında. Engellilerin ÖTV istinasından faydalanarak araç alması da böyle bir durum. Sıradan araç alımlarından ayrı tutularak, özel gereksinimli bireylere özel imkanlar ve kabiliyetler kazandırmak, topluma karışmaları, sosyalleşmelerine yardımcı olmak sosyal devletin görevleri arasında. ÖTV istisnasının anlam olarak açılımı da bu şekilde. Bu yazımda kişisel olarak yaşadığım ve farkına varınca biraz eskilere giderek bu yolda neler yaşandığını öğrendiğim “ Engellilere özel araç alım“ işlemlerini yazacağım.
Ben bedensel engelli bir bireyim. Gazteciyim ve engelliyim. Sosyal devtletten üzerime düşen avantajları kullanmayı, yaşamımın dezavantajlı tarafını kolaylaştıran araçlar olarak görev bir kişiyim. Ve bu benim ve benim gibilerin hakkı. 5 yıl önce bir otomobil almıştım. (Bu araçları 5 yıl mecbur kalmadığın sürece yeni araç almak için satamıyorsun) . Süresi doldu ve bende yeni araç almak için mevcut arabamı satarak yeni bir model beğendim. Buraya kadar herşey normal yaşandı diyemem. Zira tek değişmeyen aracımdaki tertibatın değiştirme-takılma işlemleri ve mevzuatı. Diğer herşey, mevzuat değişmiş. Artık bu konuda tecrübeli olmanıza gerek yok. Zira siz başkasına anlatırken kurallar, sistem değişmiş oluyor. Benim ki de öyle oldu.
Ehliyetimi yenilemem gerekiyormuş. Bir sene önce bu işlemleri yapan bir arkadaştan bilgi aldım. Kurumun adı haricinde herşeyin değiştiğini işin içine girince anladım. Arkadaş ‘ben öyle almadım’ dedi sadece. Bu yazdıkların yaklaşık 5 ay önce yaşandı. Bugün ise ben başka bir arkadaşa yaşadıklarımı anlattım. Ne oldu dersiniz ? Arkadaş beni aradı ve ‘ abi dediğin şeyler artık öyle değilmiş….’ dedi. Yani gülermisin ağlarmısın. Biz engelliler ile igili yapılan, yazılan kuralları bizim dışımızda, engelli olmayan kişiler yazdığı müddetçe biz engelimizi, dert etmeyi ve bize ‘zül’ görmeyi sürdüreceğiz.
Gelelim araba alım aşamasına. Aracı beğendim, evraklarını hazırladım ve tüm parasını yatırdım. Arabayı aldığım bayi ‘abi ÖTv işleri 10 gün sürebilir’ dedi. Onay vs. Eyvallah dedim. Bu süreçte daha önceden tanıdığım ‘ Ümraniye Nakil Vasıtaları Vergi Dairesi Başkanı beyi başka bir konu için aradım ve bu durumu dile getirdim. Ve dosya vergi dairesine gitti. Yaşamımın önemli bir çözüm aracı olan otomobilimi beklerken, yaklaşık bir yıl önce bu işlemleri yapmış başka bir arkadaşa denk geldim. Biraz hasbihal ettikten sonra konu benim ÖTV dosyamın vergi dairesinde olduğuna getirdik. Aaaa, sen daha işin başındasın be kardeşim…dedi. Yahu neden, 10 gün sonra evraklar gelir bende binerim aracıma dedim. O öyle olmuyor işte.. dedi arkadaş. ‘Ben 40 gün bekledim tek bir onayın çıkmasını ...’ dedi. Benim şalterler attı. Neden peki dedim. Neden bekledi bu kadar. O da anlattı. Vergi dairesinde önceleri çalışanlar tarafından bir suistimal olmuş o nedenle dosyaları sıkı kontrol ediyorlar.. dedi. Tamam bunda sorun yok. Zaten bir rapor bir de proje. Ne kadar zor olabilir ki dedim. ‘Valla ben yerinde gördüm. İncelenen dosyalar camekanlı bir odada oturan beyin önüne geliyor ve orada uzun bir süre kalıyor…’dedi arkadaş. Ve işin kötüsü evraklar SGK ( ilgili hastaneye)’ya mektupla gönderiliyor. Esas gecikme burada başlıyor dedi. Bende koridor için açık bıraktığım şalterler de attı. Yahu uzay çağını yaşarken bu ne iş bilmezlik. Hangi çağda kaldı elden mektuplaşmak. Teknoloji ve imkan var. Araba üretiyorsun ancak internet kullanmak aklına gelmiyor. İçimizde bir başka ben var ya. Arkadaş beni kıskanmıştır, kıllık yapıyordur dedim. İnanmadım. Yanından ayrıldıktan sonra vergi dairesini aradım. Klasik devlet kurumlarına nazaran şaşırtıcı bir şekilde çabuk ulaştığım callcanter görevlisi hanımefendiye durumu anlattım. Kendisi de onayladı. Evet buraya bırakılan evrakların geri dönüşü ve sizin elinize ulaşması en az 30 gün. Bir ya sabır geçerek ve hiç bir günahı yokken o hanımefendiye de bir iki laf ederek kapattım. Yine kabullenemedim. Mantıklı gelmiyor arkadaş ne yapayım. Bu kez biryerlerden tanıdığım vergi dairesi müdürü kişiyi aradım. İsmini vermeyelim. Sonuçta memur. Ve artık onada ulaşılamıyor. Nedenini siz düşünün. Çünkü bir şey yapamıyorlar. Evrakta bir eksiklik bir hile olursa başının yanacağını biliyorlar. İş beklesin ben ikna olayım sonra bakarız mantığı yürüyor. Yahu rapor belli, sürücün serecesi belli, proje belli, niye beklersiniz. Un yağ var helva yapacak adam bekliyoruz.
Şunu birkez daha altını çizerek yazıyorum.
Engelli kişilere sosyal devlet tarafından verilen ÖTV istisnası, o insanlar için bir lüks değil bir ihtiyaçtır. Bu araçlar olmadığı müddetçe çoğumuz sosyalleşemez, fiziki olarak topluma katılamayız. Cumhurbaşkanımızın engellileri düşünerek söylediği
‘ Biz sizin yaşamınızı kolaylaştırmak için çalışıyoruz’ ifadelerini görmek istiyoruz. En hızlı ilerlemesi gereken işlerin en yavaşlatılmış ve eski usul işlemesi üzücü.
Sizler belki bu yazıyı okurken ben aracıma kavuşmuş olacağım. Ancak bu sürenin ne kadar sürdüğünü anlık bilemeyeceksiniz. Belki bu yazdıklarım bir yerlerden fark edilir ve benimle birlikte diğer bu işlemleri bekleyen kişiler rahat nefes alır. Sadece okunmakta kalırsa , takriben bir ay sonra yeni yazımda aracımı alıp almadığımı, neler yaşadığımı yazacağım. Tarih atıyorum 21 Ocak 2022. Bu arada bana engelli araç alımlarıyla ilgili istediğinizi sorabilirsiniz. Ancak ben cevap verene kadar mevzuat değişirse karışmam. Para misali. Bir lirayı havaya fırlatıyorsun, yere düşene kadar değerini yitiriyor.
‘Olanın olmayana borcu vardır’ zihniyetinin hasıl olduğu bir dinin mensubu olarak, herkese selamlarımı iletiyorum.
Saygılarımla,
Ayhan AKTAŞ
YORUMLAR