Yeni Hedefim Haklarımız İçin Meclise Girebilmek
Ayhan AKTAŞ

Ayhan AKTAŞ

Ayhan AKTAŞ / Engelli Aktivist, Sporcu, Radyo Programcısı, Spiker

Yeni Hedefim Haklarımız İçin Meclise Girebilmek

16 Mart 2023 - 19:22 - Güncelleme: 16 Mart 2023 - 21:30

Dilek Ertürk, Turgut Özal'ın tavsiyesiyle diplomatlığı seçti ve dünyanın birçok yerinde görev yaptı. Ertürk, Türkiye'nin ilk ve tek görme engelli diplomatı. İki hedefi var. İlki önümüzdeki dönemde engelli statüsünde milletvekili seçilmek. Diğer hedefi ise Türkiye'nin ilk görme engelli büyükelçisi olmak. Hikayesini ve kariyerinde karşılaştığı zorlukları sorularıma verdiği samimi yanıtlarla anlattı.
 
Merhaba Dilek hanım. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız ?
 
Ben Dilek Ertürk. 5 yaşındayken salıncaktan düşme sonucu beyindeki göz sinirleri hasar gördüğü için görmemi kaybettim. Zordu yaşantım ancak bugün Türkiye'nin ilk ve şuan tek görme engelli diplomatıyım. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu'nun (TİHEK) tek kadın üyesiyim.
 
Türkiye'nin ilk Görme Engelli Diplomatı olmak önemli bir sıfat.Turgut Özal'ında etkisi olmuş seçiminizde. Neler oldu, nasıl bu yöne yöneldiniz ?
 
Diplomatlık fikrini almak benim ülkemde benim koşullarımda biri için hiç kolay olmadı tabii. 1986 yahut 87 yılıydı. Ben ilkokul son sınıftayken diğer çocuklarla birlikte bir 23 Nisan günü devlet büyüklerini ziyaret ettik. O dönemde rahmetli Turgut Özal Başbakandı. Çocuklarla sohbet etti. Sıra bana geldi, konuştuk, kendimi tanıttım. Bana sen büyüyünce ne olmak istiyorsun? Diye sordu. Ben de ona 'avukat olmak istiyorum' sayın başbakanım dedim. Neden diye sordu. Çevremdeki insanlar duygu ve düşüncelerimi iyi ifade ettiğimi söylüyorlar. Ben de avukat olmak istiyorum dedim. O bana hayır dedi, sen avukat olma...
 
Sen İlk olmalısın !
 
Senin gibi görme engelli kardeşlerin, hukuk alanında sizlerin başarılı olabileceğinizi bize gösterdiler. Sen tek olmalısın, ilk olmalısın. Ben sende onu görüyorum dedi. Ben de ona sordum. Peki ben ne olabilirim sayın başbakanım, ilk olacaksam diye sorunca...Sen dedi, Türkiye'nin ilk görme engelli diplomatı olmalısın.. Ben diplomatlık nedir bilemem. Tabii ilkokul son sınıf öğrencisiyim. Benim ailemde, çevremde hiç bu alanda çalışan kimse yok. Sordum sayın başbakanım, diplomatlar ne iş yaparlar? Dedim. O da bana; diplomatlar en az bir yabancı dili çok iyi konuşurlar ve diğer ülkeler karşısında ülkemizin haklarını, menfaatlerini savunurlar, deyince bu benim için bir ideal bir hedef halini aldı. O yıllarda ben, 'Türkiye'nin ilk görme engelli diplomatı olmak istiyorum' dediğimde çevremdeki insanların, böyle müstehzi güldüklerini hissederdim.
 
Tercih vakti ve Özal vefat etti...
 
93 yılıydı. Tam ben üniversite sınavına girmeden bir gün evvel Turgut Özal rahmetli oldu. Çok üzüldüm, onu tanımıştım. Çünkü çocukluğumda bana bir yön çizmişti. Bunun üzerine bu olay benim için artık bir vasiyet hükmündeydi. Bu minvalde eğitim hayatıma devam ettim. 93-98 yılları arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdim. İşte bu süreçten itibaren bir maraton bir koşturma başladı. Bu sorumluluk çok gurur verici, çok keyifli bu beni hep kamçıladı, daha iyiyi yapmak istedim, insanlarda güven telkin etmek istedim ki bu sayede daha sonra benim çalıştığım alanlarda çalışmak isteyen engelli kardeşlerimin önü daha açık olsun istedim.
  
'Yol zorluklarla dolu. Ancak hedefler büyük ve anlamlı. Mecliste olmak istiyorum'
 
Tabii ben burada bazı şeyleri hikaye gibi anlatırken çok kolaymış gibi geliyor insanlara, dinlemek keyifli, inanın çok zordu. Ben tüm bunları yaparken bu süreçleri yaşarken, einstein ustanın söylediği o atomu parçalamaktan daha zor olan ön yargıları parçalamak ile uğraştım. Daha ilkokulda hissetmiştim. Öğretmenlerim benim arkadaşım gibiydi. Hep büyüklerimle oturur siyaset tartışırdık. Özellikle de rahmetli Özal, o ton ton elleriyle ellerimi tutup sen bu ülkenin ilk görme engelli diplomatı olmalısın dediğinde, ben bir şeyler yapacağımı hissetmiştim. Tamam, zorluklar var yine var. Mesela şu an ki hedeflerim arasında öncelikle, engelli misyonuna daha faydalı olabilmek için meclise girmek var. Ardından ülkemin menfaatleri ve vatandaşlarımızın hakkını koruman için,  Türkiye'nin ilk görme engelli büyükelçisi olmak var. Şu an bu yönde herhangi bir feedback yok fakat ben bir gün bunu başaracağıma da inanıyorum.
 
Hedef belirlemede ve başarıya ulaşmaktaki motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz ?
 
Bir şeyler yapacağımı hep hissettim ben. Ya aslında dediğim gibi hayatı sevindiğimizde, bir şeyler çıkarıyor karşımıza. Ben tek tek olaylara odaklanamadım galiba. Yaşıyorum sadece. Çok fazla kaydetmiyorum ama,,, Kiev de görevliydim. O da ayrı bir şey. Orada bir sunum yaptığımda, "Türkiye ne güzel işler yapmış. Türkiye kendiyle gurur duymalı, sizden verim alabiliyorsa" diye, Ukrayna Dışişleri Bakanı gelip elimi sıktığında çok büyük gurur duymuştum.
 
Görme engelli bir birey olarak, en çok nerede zorlandınız, insanların neyi anlamadığını düşünüyorsunuz ?
 
İnsanların en çok kategorize edişine kızıyorum, insanların en çok şekli unsurlara kıymet vermesine, muhteviyatı görememelerine kızıyorum. Bu bakış açısının değişmesinde bence bize çok büyük görevler düşüyor. Önce biz kendimize olan bakış açımızı değiştirmeliyiz. Biz kendimizin birer birey olduğumuzun, salt engellerimizden ibaret olmadığımızın farkında olmalıyız. Aslında, tabii 5 duyu organına göre dizayn edilmiş bir dünyayı 4 duyuyla algılamaya çalışmak ve o 4 duyuyla yaşayıp, diğer insanların yaptıkları işleri o 4 duyuyla belki de onlardan maalesef daha iyi yapmaya çalışmak. Öyle kolay bir iş değil tabii ki. Ama her zorlukta beraberinde bir kolaylığı getiriyor. E bunu avantaja dönüştürebiliriz. Farklı niteliklerinizi özelliklerimizi geliştirebiliriz. Kendimizde var olan, öne çıkan kabiliyetlerimizi biz de kullanmaya gayret edebiliriz.
 
"5 duyu organıyla yaşamaya yönelik bir dünyayı 4 duyuyla yaşamak tabii ki öyle kolay iş değil"
 
Yapılacak şeyler illaki var dedim ya daha önce de... Ben çocuk olmak, çıkıp sokakta top koşturmak, ki evet çıkar sokaklarda ben de oynardım. Çocuklar kör kör dedikleri halde. Suratıma kedi fırlattıkları halde. Rahmetli annem çok üzülürdü. 'Çıkma yavrum dışarı. Yanımda otur işte. Beraber bir şeyler yapalım. Oynayalım dediğinde' ben anneme çaktırmadan hemen gider, spor ayakkabılarımı geçirir, "Anne ben sokağa çıkıyorum, çocuklar oynuyor, ben de ip atlayacağım" deyip kapıyı çarpıp çıkardım. Yani o 5 duyu organıyla yaşamaya yönelik bir dünyayı 4 duyuyla yaşamak tabii ki öyle kolay iş değil. Ama vazgeçmemek işte, belki bunun içinde hayatı biraz sevmek, biraz da hayatın bir oyun olduğunu düşünüp, o oyunun tadını çıkarmaya çalışmak gerekiyor.

Seçimler yaklaşıyor ve siz şuan engelli milletvekili aday adayısınız. Yarın belki de karşımıza aday olarak göreceğiz sizi. Ardından meclis. Meclise girerseniz neler yapacaksınız ?
 
Bana göre engelliler bu toplumun dışında bir unsur değil. Engelliler de bu toplumun bir parçası, topluma katkı sağlamanın ölçütü engelli olmak ya da olmamak hiç değil. Ben meclise girdiğim vakit, yani milletvekili olduğumda, misyonumun gereksinimlerini iyi bilen bir insan olarak görevim gücümün yettiğince haklarımızı savunmak, var olan haklarımızın sürdürülebilir ve denetlenebilir seviyeye taşımak olacak. Kendi içimizdeki çok iş yapıyor gözüküp bir adım yol kat edemeyenlerle yolları ayırmak olacak. Benim tüm topluma mesajım şu. Muhteviyatı bakalım öze bakalım, şekle bakmayalım, biraz da lütfen ama lütfen empati kuralım.
 
Bir Amerikan atasözü der ki, bir insanı anlayabilmek için onun ayakkabısını giyip yürümek gerekir.
 
Sorularıma verdiğiniz yanıtlar için teşekkür ederim.
 
Tüm emniyet teşkilatımıza, sizlerin bana ayırdığınız bu sayfa vesilesiyle teşekkürlerimi ve minnet duygularımı iletiyorum. İyi ki varsınız. Ben teşekkür ederim
 
 
Saygılarımla,
Ayhan AKTAŞ      
                        

Bu yazı 4135 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum