NEDİR EVLİLİK

Kıymetli okurlarımız, kadın 
ya da erkek ayrımı olmaksızın son yıllarda evliliklerde toplumumuzda sapma davranışlar çok fazla artmaktadır. Evden kaçan eşler, aldatmalar, sosyal medya üzerinden dürüst insan profili çizip hastalıklı kişilikler, nitelikli dolandırıcılar ve yıkılan yuvalar yok olan hayatlar…!!

Evlilik en başta sevdiğinizi ve aşık olduğunuzu iddia ettiğiniz kişinin ailesiyle kurulan bir bağdır. Evlendiğinizde sadece aşık olduğunuz kişiyi hayatınıza almış olmazsınız. O kişinin ana – babası, kardeşleri de sizin hayatınıza girmiş olurlar. Doğumlar, ölümler, hastalıklar; acılar ve mutluluklar hayatınıza bir kat daha fazla nüfuz eder. 

Diğer taraftan evlilik tahammül edebilmektir. Sevgili iken, flört eder iken çiftlerin gördükleri şık giyimler, hoş kokular, bakımlı saçlar, temiz yüzler olur. Ama ev hali öyle mi ?! Çapaklı gözler, dizleri yenmiş pijamalar, dağınık saçlar, bir dakika ara ile kullanılan tuvalet, kıl - tüy vs. vs. vs… 

Evlilik sadece aşktan ibaret değildir. Evli olduğumuz kişiye aşık sıfatı dışında arkadaş, dost, sırdaş, ebeveyn, kanka sıfatlarını da yükler evli olmak. Dikkat edilmesi gereken husus, bu sıfatları yüklediğimiz eşimizi malum sıfatlar ile boğmamak; onun da bir birey olduğunu, bizimkinden farklı 
sosyal ve psikoloji ihtiyaçları bulunduğunu ve bu ihtiyaçlarını karşılamak için özgürlük alanına ihtiyacı olduğunu bilmek. Evlendiğimizde bir elmanın iki yarısı gibi olmaya çalışmak yerine, farklı meyveler 
olduğumuzun bilincinde olup eşimizle ilişkimizi meyve kokteyli tadında sürdürmek harika olacaktır. 

Hayatın pek çok alanında olduğu gibi evlilikte de mutluluğun sırrı beklentilerimizi fazla tutmak yerine asgari düzeye indirip empati gerçekleştirmeye çalışmakta gizli. Karşımızdakinden beklemek ve hep 
almak için beklenti içine girmek yerine, beklediğimiz olay ya da durumu önce kendimiz gerçekleştirmek; sevdiğimizi ve aşık olduğumuzu iddia ettiğimiz eşimiz için hoşumuza zaman zaman gitmese de sırf o mutlu olacak, sırf o gülümseyecek diye vermek. İşte mutluluğun sırrı. 

Evlilik diye başladım ama görüyorsunuz karşımızdakine vermek ve karşımızdakinden beklememek en başta bize çok şey kazandırıyor. Vermeyi yani sadaka kültürünü geliştirmeli ve içselleştirmeliyiz. Sabah toplum içine çıktığımızda hiçbir şey yapamasak, dişlerimizi sergileyerek yapacağımız bir gülüş ve vereceğimiz bir selam hem karşımızdaki kişiyi de gayri ihtiyari olarak gülümsetecek ve hem de 
olumlu enerji olarak bize fazlasıyla geri yansıyacaktır. Unutmayalım Aile toplumun küçülmüş şeklidir. 

Gülümsemeyi, selamlaşmayı, hal hatır sorup hatırlamayı kesmeyelim. Kesmeyelim ki hem insanlık yücelsin hem de biz enerjimize enerji katmış olalım.  İçten bir tebessüm ile…

Saygılarımla,
Elif Satı KALAYCIOĞLU