İlker BIYIK

İlker BIYIK

İlker BIYIK / Eğitimci

300 Spartalı

31 Mayıs 2022 - 10:35

Merhaba kıymetli okurlar bugün izlemiş olduğum bir film ve bendeki çağrışımları hakkında hasbihal etmek istiyorum.
Filmin ismi 300 Spartalı. İzleyenleriniz vardır mutlaka. Ne film ama. 300 tane aşırı gelişmiş adonislere sahip adam kendi vatanlarını savunmak için koca Pers ordusunun karşısına çıkıyorlar. Görseller müthiş. Yönetmen ZackSnyder, işini iyi yapmış. Fakat ben filmi izlerken kafam başka yerlere gitti. Bu filmin senaryosunun çok benzeri olan bir olay kurtuluş savaşı zamanında Toros dağlarının Karboğazı mevkiinde gerçekleşti. Tabi biz kahraman Türkler okuma meziyetinden çok ama çok uzak olduğumuz için elin 300 Spartalısına vay be demeye devam ediyoruz ve görünüşe göre de devam edeceğiz. Allah kolaylık versin ne diyelim.
İmdi gelelim sadede. Nedir bu Karboğazı Baskını, Karboğazı Savaşı ya da Gülek Boğazı Savaşı olarak adlandırılanolay ? 27-28 Mayıs 1920 tarihlerinde, Türk Kurtuluş Savaşı esnasında Kuvâ-yi Milliye ile Fransızlar arasında Toros Dağları'nın eteğinde çıkan çatışma olarak geçiyor kaynaklarda.
Fransız kuvvetleri işgali hızlandırmak ve Kuvâ-yi Milliye kuvvetlerinin denizden gelecek yardım yollarını kesmek amacı ile Çukurova gibi alüvyon ovaları ve Akdeniz kıyılarını kontrol etmeyi istedi fakat Toros Dağları'nın dik yamaçları ve geçiş yollarının çoğuna Kuvâ-yi Milliye kuvvetlerinin hakim olması nedeniyle bölgeye hakimiyet kurması zorlaştı. Fransızlar bunun üzerine Türk kuvvetlerinin yardım yolu olan Gülek Boğazı'nı ilhak etmeye başladı. Gülek Boğazı'nın kontrol edilmeye çalışıldığını gören Kuvâ-yi Milliye kuvvetleri ve Fransızlar arasında çatışma başladı.
Fransızlar Toros dağlarından geçen demiryolunu denetlemek için Pozantı'da bir birlik konuşlandırmışlardı. Birlik komutanı Binbaşı Mesnil'di. Yardımcısı Georges Journois'di. (Journois daha sonra generalliğe kadar yükselecek ve İkinci Dünya savaşında çarpışacaktır.) Komutan Mesnil'in eşi ise Pozantı güneyindeki Belemedik köyünde kurulmuş olan küçük hastaneyi yönetiyordu. Ancak Kuvai Milliye Pozantı'yı güneye bağlayan demiryolunu ele geçirince, Mesnil kuvvetleri kuşatılmış oldu ve Mesnil Pozantı'yı boşaltarak Fransız bölgesine çekilmeye karar verdi. Sürpriz bir kaçış planlamıştı. Kaçış için 26 Mayıs 1920'yi 27 Mayıs 1920'ye bağlayan geceyi seçti. Ancak aldığı bütün önlemlere rağmen kaçış Yaylaçukuru (bugünkü Gülek) köylülerince fark edildi ve Kuvai Milliye komutanı Kemal Bey (Kemal Erkin) haberdar edildi. Çoğunluğu Aydınlı aşireti mensuplarından oluşan Kuvai Milliye müfrezesi Karboğazı denen yerde pusuya yattı. Çapraz ateş altına alınan Fransız kuvvetleri ağır kayıplar verdikten sonra teslim oldular.
Karboğazı Baskını, Çukurova’nın kurtuluşunda bir dönüm noktasıdır. Ankara Anlaşması'nın temelini oluşturması yönüyle çok önemlidir. Kesin Türk zaferiyle sonuçlanan çatışmada, 100 yaralı olmak üzere 650 er ve 1 binbaşı 23 subay esir alınmıştır. Bu önemli başarılarının ardından olayın kahramanlarına Mustafa Kemal Atatürk tarafından "Devamlı başarılarınızı tebrik eder, size ve kahraman Kuvâ-yiMilliyemize selam ve teşekkür ederim. " telgrafı iletilmiş ve tebrik edilmiştir.
Şimdi gelelim beni bu yazıyı kaleme almaya iten 300 spartalı filmindeki 300 sayısına kıymetli okurlar. Yukarıda özetlemeye çalıştığım ve eminim içinizden küçük bir azınlık tarafından, selam olsun onlara,  daha da derinlemesine araştırılacak olan bu büyük çatışmadaki sayılara;
Bu muharebe sonucu Çukurova Bölgesi Batı Kesimi Komutanı Yüzbaşı Sinan TekelioğluTBMM'ye sunduğu raporda 1000 kadar Fransız askerinin muharebeye katıldığını ve 650 er, 23 subayın esir alındığını; 150 işgalcinin öldürüldüğünü,  iki top, 8 makineli tüfek, bin kadar silah, 13 kadana, 90 katır ele geçirdiğini belirtmiştir.
Ve gelelim zurnanın zırt dediği noktaya kıymetli okurlar. Tüm bu telefatı üstün, gururlu, onurlu, anlı-şanlı, kendince kahraman Fransız ordusuna verdiren bizim kahramanlarımız kaç kişi idiler derseniz, derim ki 44!!! Evet sadece 44 kuvayi milliye gönüllüsü. İşte bizim gerçek tarihimiz ve gerçek kahramanlarımız. Varsın şatafatlı filmler ile anılmasınlar. Onlar vardılar ve var ettiler.
Büyük şairin dediği gibi;
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir şafak vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarındanonlar, ağır ellerini toprağa basıpdoğruldukları zaman.
 
Saygılarımla,
İlker BIYIK                         

Bu yazı 2240 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum