Merhaba dostlar. Bu yazımda bahis konusu olacak şahsiyet tam bir beyefendi, tam bir Osmanlı adamı, tam bir vatanperver. Yazıyı daha öncesi için hazırlamıştım fakat içinbde geçtiğimiz bu hassa günlerde yayımlamak daha uygun olacak kanaatindeyim.
İsmi Kigork Berç Keresteciyan Türker. 1871 yılında İstanbul’ da doğan Berç, 1949 yılı 28 Temmuzundaki vefatına kadar yaşamına İstanbul’ da devam etti. Hani şu öfkeli büyük bir şaiirin ‘’Ey bin kocadan arta kalan, bilmem neyi bakir !!!’’ dediği ve bir başkasının da ‘’yekpare acem mülkünü feda etti. Bir sengimize !!!’’ diye övgüler düzdüğü güzel şehirde.
Beş yaşındayken İstanbul Gümrüğü Şube Müdürü olan babası öldüğü için Maliye Tercüme Kalemi Müdürü olan amcası Bedros Keresteciyan tarafından yetiştirilmiştir. Osmanlı Devleti'nde Müslüman Türk entelektüeller tarafından basılan ilk gazete olan Tercümanı Ahval'de editör olarak da çalışan amcası, bu yolla Agah Efendi, İbrahim Şinasi ve Namık Kemal gibi isimlerle bağlantı halinde olan bir kişiydi. Dilbilimci kimliği de taşımaktaydı ve Türkçenin, kendisinden yüz yıl sonra soydaşı Sevan Nişanyan'ın da kendi Türkçe etimolojik sözlüğünü hazırlarken yararlanacağı, ilk etimolojik sözlüğünü hazırlamıştır.
Berç Keresteciyan önce Galatasaray Lisesi'ni daha sonra ise Robert Kolej'i bitirdi. Hayatının daha sonraki döneminde de iki yıl Maliye Bakanlığı'nda çalıştıktan sonra 1890'larda Osmanlı Bankası'nda çalışmaya başladı. 1911 yılında Hilali Ahmer'in (Kızılay) üçüncü kez yeniden faaliyete geçirilmesi görevini üstlenenlerden biri olarak Cemiyetin Yüksek İdare Konseyi'nde yer aldı. Hilali Ahmer'deki tek gayrimüslim idare konseyi üyesiydi. 1910'lu yıllarda da Osmanlı Bankası'nın üç yöneticisinden biri olarak Hilali Ahmer Cemiyeti'ndeki görevini de sürdürdü.
Mustafa Kemal'in Bandırma vapuru ile Samsun'a doğru yola çıkmasından önce, Paşa'nın avukatı Sadettin Ferit'e, "Siz, Paşa Hazretleri'nin hem avukatı, hem zannederim yakın dostusunuz. Paşa hazretlerinin bindiği vapur Boğaz dışında bir İngiliz torpidosu tarafından batırılacak. İkaz ediyorum. Lütfen Paşa Hazretleri'ne iletiniz, kıyıdan gidiniz" bilgisini ulaştırarak kendisini uyardığı ve hayatını kurtardığı yönünde bilgiler mevcuttur. Mustafa Kemal'in bu istihbarat üzerine, Bandırma vapuru kaptanı İsmail Hakkı Bey'e "Mümkün olduğu kadar sahilden gitmemiz kabil midir?" diye sorduğu, Kaptan'ın Karadeniz'e ilk kez çıktığını, nerelerin kayalık, nerelerin sığ olduğunu bilmediğini söylemesi üzerine, "O zaman pusula ile gideriz." dediği, ancak geminin pusulasının da bozuk olduğunu öğrenmesi üzerine, "Ziyan yok. Allah büyüktür. Siz yine mümkün olduğu kadar sahili takip ediniz." dediği belirtilmektedir.
Kurtuluş Savaşı'nda cesur ve gözüpek bir vatanperver olarak Hilali Ahmer Cemiyeti'nin ikinci başkanı sıfatı ile Anadolu'ya takalarla ilaç sandıkları gönderme işini bizzat organize etti. Sakarya Savaşı'nın en kritik anlarından birinde de, top ateşleme mekanizmaları satın alımı için de, Mustafa Kemal'in ricası üzerine aynı gün şahsi hesabından çekerek 15 bin Lira yardım yaptı. Savaştan sonra, Beyaz şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.
1925 yılında Taksim Meydanı'nda İtalyan heykeltıraş Kanonika tarafından yapılan ünlü Cumhuriyet Anıtı'nın inşası için kurulan heyette yer aldı.
Türker soyadı kendisine, Soyadı Kanunu ile birlikte Atatürk tarafından verilmiştir.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Ziraat Bankası'nda uzman olarak çalıştı.
TBMM 5. Dönem, TBMM 6. Dönem ve TBMM 7. Dönem'de (1935-1946 yılları arası) Atatürk'ün gayrimüslimler için ayırma kararı aldığı kontenjandan Afyonkarahisar milletvekilliği yapmıştır. Milletvekilliği döneminde, Hatay'ın Türkiye'ye bağlanması konusunda yaptığı tarihi meclis konuşması ile akıllarda kalmış, bu konuşma tutanaklara Ermeni asıllı birinin aynı zamanda nasıl gerçek bir Türk milliyetçisi olabileceğinin kanıtı olarak geçmiştir.
Saygılarımla.
YORUMLAR