Merhaba sevgili dostlar. Geçen gece boş bir vakit ayarlayıp bir film izleyeyim, biraz kafam dağılsın dedim. Onu mu bunu mu izlesem derken 1993 yapımı bir Steven Spielberg yani Hollywood yapımı film olan Schindler'in Listesi (Schindler's List) filminde karar kıldım.
Konu genel olarak II. Dünya Savaşı sırasında Naziler'in uygulamış olduğu soykırımdan binin üzerinde Polonya Yahudisinin kurtarılmasında rolü olan Oskar Schindler'i ve bu kurtarmayı işliyor ballandıra ballandıra. Mutlaka izleyenleriniz vardır.
Film ilerledikçe bu işte bir gariplik var demeye başladım. Hani okumamış, aydınlanmamış bir fert olsam, diyeceğim ki ‘’Vay be Oskar Schindler ne büyük adam!’’ Ama kıymetli okurlar asıl Schindler bir Türktür. Amenna Oskar Schindler de savaş şartlarında elinden geleni yapmıştır fakat, filme konu aranıyorsa yanlış şahıs üzerinden gidilmiştir diye düşündüm.
Benim araştırıp, bizzat torunu Emir Kıvırcık tarafından kaleme alınmış olan 2007 basımı Büyükelçi kitabında okuduğum bu büyük Türk kimdir? Çanakkale Savaşları sonrasında Alman genelkurmayı tüm Türk subaylarına ikinci derece demir haç madalyası verir iken, Mustafa Kemal ile birlikte birinci derece demir salib alan Behiç Erkin!!!
Eminim buradaki satırları okuyan siz kıymetli okurlardan hiç olmaz ise azıcık bir bölümü okuma sonrası araştırma faslına geçip Behiç Erkin denilen müstesna şahsiyetin hayatını inceleyecek. Ben burada sadece izlediğim Schindler'in Listesi filmine istinaden Behiç Erkin’in Paris büyükelçisi olduğu dönem hakkında bilgiler paylaşacağım;
1939’da Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Avrupa’daki karışıklığı göz önüne alarak kendisine Almanya ya da Fransa’ya büyükelçilik teklifi sundu. Fransa'yı tercih eden Erkin'in Paris'te göreve başladığı 31 Ağustos 1939 tarihinin ertesi günü Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle II. Dünya Savaşı başladı. Birkaç ay sonra görevli bulunduğu Fransa da Nazi işgaline uğradı; Yahudilerin işlerinden çıkartıldıkları, paralarına el konulduğu ve toplama kamplarına sevk edildiği günlerde Behiç Bey, Almanların bir yabancıya çok ender verdikleri 1. dereceden Demir Haç madalyasının gücünü kullanarak pek çok hayat kurtarmayı başardı.
"Bu kanunları Türk Yahudilerine tatbik edemezsiniz. Çünkü benim ülkemde din, dil ırk ayrımı yoktur. Benim vatandaşlarımın belirli bir kısmına belirli zorunluluklar dayatmak bizim kanunlarımıza aykırıdır” diyerek Naziler'e direnen Behiç Erkin, mesai arkadaşları ile birlikte kendi hayatlarını tehlikeye atarak 20.000'e yakın Türk ve Türk olmayan Yahudi'ye Türk pasaportu vermiş ve hayatlarını kurtarmıştır. Ayrıca pek çok Yahudi için, Bu ev/işyeri bir Türk'e aittir şeklinde belge hazırlatarak toplama kamplarına gitmekten kurtarmış, gönderilenler ise elçilik ve konsolosluğun insanüstü çabalarıyla bir süre sonra tek tek bu kamplardan geri alınmıştır. Yahudi asıllı Fransa eski Başbakanı Léon Blum bile Naziler tarafından toplama kampına atılan oğlu için Behiç Bey'e başvuracak ve Behiç Bey bir Fransa Başbakanı'na bile yardım eli uzatacaktır ve Léon Blum'un oğlunu, arkadaşları ile beraber temerküz kampından kurtarılmasını sağlayacaktır. Fransa eski Başbakanı Léon Blum'un Behiç Bey'e teşekkür mektubunun orijinali, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi içindeki İnkılap Tarihi Müzesi'nde saklanmaktadır. Ayrıca Behiç Erkin’in yardım ettiği insanların toplanarak bütün içtenlikleri ile 1942 senesinde yazdıkları ve bütün aileye “hayır duası” ettikleri mektubun orijinali 1958 senesinde Behiç Erkin tarafından İnkılap Tarihi Enstitüsü Müzesi'ne bağışlanmıştır.
6.000.000 Yahudi soykırıma uğramak üzere bilmedikleri bir istikamette raylar üzerinde trenlerle Auschwitz'e doğru yol alırken, Behiç Erkin üzerlerine ay-yıldız astırttığı, "Büyükelçi'nin vagonları" diye anılan trenlere bindirdiği 20.000'e yakın Yahudi'yi aynı rayların ters istikametinde, hem de Almanya toprakları üzerinden yaşama, yani Türkiye'ye göndermeyi başarmıştı.
Behiç Erkin'in insanlık adına Yahudilere yaptığı yardımların haberi Atlantik'in öbür yakasındaki Amerika'ya dahi ulaşmıştı: 17 Haziran 1943 tarihinde Washington Post gazetesinin başlıklarından biri şöyleydi: "Büyükelçi'nin suçlandığı aktivitelere kuvvetli Nazi engellemesi".
1943 yılında emekli olan 31 Temmuz 1943 tarihinde devlet memuriyetine ve diplomasi hayatına veda eden Behiç Erkin’e Fransa’dan ayrılmadan önce 23 Temmuz 1943’te bizzat Fransa Devlet Başkanı Mareşal Petain tarafından Légion d'honneur nişanı verilmiştir.
Behiç Erkin'in ve Büyükelçiliğini yaptığı ekibinin II. Dünya Savaşı esnasında Fransa'da binlerce Yahudiyi, kendi yaşamını bile tehlikeye atarak kurtardığı, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından da şu açıklamalar ile ilan edilmiştir:
“ NO:16 - 27 Ocak 2007, 27 Ocak Yahudi
Soykırımını Anma Günü hk.
II. Dünya Savaşı sırasında Soykırımdan
kaçan Yahudilere ülkemizce sağlanan
yardımların birçok örneği bulunmaktadır.
Savaş sırasında Selahattin Ülkümen,
Necdet Kent, Namık Kemal Yolga ve Behiç
Erkin gibi diplomatlarımız görev yaptıkları,
sırasıyla, Rodos, Marsilya ve Paris gibi
şehirlerde işgal güçlerinin Yahudi kökenli
Türk vatandaşlarını ölüm kamplarına
göndermelerini kendi yaşamlarını da
tehlikeye atarak engellemişlerdir. Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olmayan binlerce
Yahudi'ye de, keza, yardımcı olunmuştur. „
“ Paris Büyükelçiliği Web Sitesi, Paris
Büyükelçiliği tarihinde önemli olaylar
Bölümü Vichy döneminde Fransa’da görev
yapan, aralarında Büyükelçi Behiç Erkin,
Paris Başkonsolosu Namık Yolga, Marsilya
Başkonsolosluğu Konsolos Yardımcısı
Necdet Kent’in de bulunduğu Türk
diplomatları, adlarına Türk pasaportu
düzenledikleri binlerce Yahudinin Nazi
takibatından kurtulmalarını sağlamıştır.
İşte böyle sayın okurlar. Bu milletin yakın
-uzak tarihinde gerek millet için, gerek
devlet için ve gerekse insanlık için nice
büyük işler başarmış sayısız kahraman var
ama bizler Hollywood yapımı bol şişirmeli
filmleri izleyip ve evlatlarımıza izletip ‘’Vay
be adamlar neler yapmış !!!’’ demeye
devam edelim. Okumayalım,
aydınlanmayalım ve aydınlatmayalım.
İnandığımızı iddia ettiğimiz kutsal kitabın
ilk ayeti OKU iken bile.
Saygılarımla.
İlker BIYIK
YORUMLAR