Tatil ve teknolojik cihaz bağımlılığı
Bağımlılığı sadece kimyasal maddelerle sınırlamak son derece yanlış. Yeme içme bağımlılığı gibi, teknolojik cihazlar bağımlılığı da obezite, akademik başarının düşmesi ve diğer sağlık sorunları gibi son derece tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor.
Yeşilay Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, çocukların kaliteli ve verimli bir yarıyıl tatil geçirmesi için teknoloji kullanımında ebeveynleri planlı hareket etmeye çağırıyor.“Ödül ve cezalandırma, çocukların teknoloji ile doğru ilişki kurmasına zarar veriyor.”
“Yarıyıl tatilinde çocukların bilgisayarla, telefonla, oyunlarla, tabletlerle çok fazla vakit geçirmeyi hak ettiklerini düşünmek büyük bir yanılgı. Okul zamanı çocukları teknolojiden tamamen uzak tutmak ya da birden sanal dünyanın içine atmak çok büyük bir yanlış.”
“Her gün; 3-6 yaş arası çocukların 30 dakika, ilköğretim çağına gelmiş çocukların 45 dakika, ortaöğretim öğrencilerinin günde 1 saat, lise çağına gelmiş gençlerin ise 2 saat ekranla, teknolojik araçla vakit geçirmesi en doğru yol.”
“Kitap ve spor olmazsa olmaz. Çocuğun bitirmesi gereken ders dışı hikâye, roman kitapları olmalı. Çocuğu spor dallarından birine olan ilgisi en iyi şekilde değerlendirilmeli. Arkadaşlarıyla vakit geçirebileceği zaman ve alanlar oluşturulmalı. Sadece bilgisayar değil, çocuğun sağlıklı yaşam, beslenme gibi alışkanlıkları da kontrol altında olmalı. Zira, tatilde hızlı tüketilen, abur-cubur yiyeceklere ilgi çok kayıyor.”
Günlük hayatı kolaylaştıran, zamanı daha hızlı ve verimli kullanma imkanı sunan teknoloji günümüzde aynı zamanda bir bağımlılık aracı olarak da öne çıkıyor. Teknolojinin ölçüsüz, sınırsız ve kontrolsüz kullanımı ile teknolojik ürüne ulaşılamadığında yoksunluğa kadar gidebilecek bir durum olarak tanımlanan teknoloji bağımlılığından çocukları korumak için Yeşilay ebeveynlere öneriler sunuyor.
Ödül-ceza sistemi doğru bir uygulama mı?
Çocukların boş zamanlarını verimli ve kaliteli kullanabilmesi, sosyalleşebilmesi için ebeveynlere büyük iş düştüğünü belirten Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, ebeveyn-çocuk ilişkisinde yaygın olarak tercih edilen ödül-ceza uygulamasının çocukların teknoloji ile doğru ilişki kurmasına zarar verdiğini söyleyerek; “Ebeveynler çocuklarının yaptığı ya da yapmadığı davranışları, tutumları için uygulama noktasında kurallar koyarlar. Uyulması beklenen bu kuralların bazıları çocuklar için zorlayıcı olur, bazıları ise oldukça kolay gelebilir. Kolay olanlar kolay alışıldığı için çok sorun teşkil etmez ya da ayrı bir uygulama yöntemine gerek kalmaz. Ama zor kurallar zorlayıcı olabilir. Ancak, ebeveynlerin doğruları olduğu için, bu kuralların uygulanmasında ödül, uygulanmaması halinde ceza sistemi uygulanır.”
Bu sistem ile amacın ödül verdikçe davranışın devamını olduğunu belirten Prof. Dr. Öztürk, “olumlu” davranışın ya da verilen “görevin” yerine getirilmesini, sıklığını pekiştirmek için verilen ödülün nicelik, nitelik ve sıklık bakımından ele alınması gerektiğinin altını çiziyor: “Çünkü her ödül olumlu davranışı pekiştirmez, pekiştirmediği gibi farklı olumsuz sonuçlara da yol açabilir. Birçok aile tüm dönem boyunca okuldan, derslerinden kopmaması için çocuklarını bilgisayar, tablet gibi araçlardan uzak tutmaya çalıştı. Artık yarıyıl tatili başlayınca da çocuklar ve anneler kendilerine göre bilgisayarla, telefonla, oyunlarla, tabletlerle çok fazla vakit geçirmeyi haklı gördüler, görmeye başladılar. Burada ebeveyn de tatil olmasından ve okul ödevi gibi bir sorumluluğun olmamasından kaynaklı olarak bu ödül sistemini çok masum görebiliyor. Ama baştan beri bir yanılgı var. Çocukları teknolojiden uzak tutmak ya da birden sanal dünyanın içine atmak çok büyük bir yanlış.”
Çocukların teknolojik araçlarla geçirdiği sürenin sınırlarının belirli olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Öztürk; 0-2 yaş arasındaki çocukların ekranla ya da teknoloji ile tanışmamasının doğru olduğunun belirtiyor: “Her gün; 3-6 yaş arası çocukların 30 dakika, ilköğretim çağına gelmiş çocukların 45 dakika, ortaöğretim öğrencilerinin günde 1 saat, lise çağına gelmiş gençlerin ise 2 saat ekranla, teknolojik araçla vakit geçirmesi en doğru yol. Okul döneminde çocuğa teknolojik araçlarla vakit geçirebileceği, ihtiyacını karşılayabileceği optimum bir süre veriliyor. Bu süreler okul zamanı ya da tatil fark etmeksizin uygulanırsa teknoloji bağımlılığı ebeveynler için bir tehdit olmaktan çıkabilir.”
Prof. Dr. Öztürk, kontrollü, bilinçli kullanım ve çocuğun internette nasıl vakit geçirdiğini bilmesine katkı sağlayacak bir takip, kontrol sürecinin de ebeveynler için önemine değiniyor: “İhtiyaç dışı ve kontrolsüz kullanım, dünyadaki tüm sağlık otoritelerinin kabul ettiği teknoloji bağımlılığına sebep oluyor. Bu nedenle çocukların okul döneminde bu cihazlardan yoksun bırakılıp, tatilde sınırsız kullanımına izin verilmesi son derece yanlış. Aileler bunu lütfen bir ödül sistemi olarak görmesin. Onun yerine bu süreler dışında çocuklara vakitlerini verimli ve keyifli geçirebilecekleri alternatif içerikler, zeminler oluştursun.”
Çocukların sanaldan dünyadan çıkıp gerçek hayata baktıklarında yavaş akan bir dünya gördüklerini, bunun onlara sıkıcı, ağır gelebileceğini belirten Prof. Dr. Öztürk, çocukların artık sabredemediğini söylüyor: “Bir mağazada, ebeveyn kendi ihtiyaçlarını giderirken, oyalansın diye eline tablet verilen çocuğu ve bu çocuğun sabretme gibi yaşam becerilerindeki eksikliği düşünün. Aynısı tatil dönemi için de geçerli. Sürekli bilgisayar, tablet başında olan bir çocuğun zihninin tamamının bu dünyayı alması, tatil bittikten sonraysa gerçek dünyayla karşılaşması kaldırması, adapte olması çok zor bir dönem. Ayrıca, bilgisayar başında çok durmanın vereceği gözlerde yanma, beden duruşunda bozukluk, elde uyuşukluk, halsizlik, ders başarısında düşüş, kişisel, aile ve okul sorunları, zamanı idare etmede başarısızlık, uyku bozuklukları, yemek yememe, aktivitelerde azalma, sanal arkadaşlar dışında izolasyon da bu araçlarla kontrolsüz ve bilinçsiz ilişkiden kaynaklanan sorunların başında geliyor.”
Yeşilay ne öneriyor?
Ebeveynlerin mutlaka bir tatil planı yaparak, bu planlama içerisinde çocuklarının teknoloji ile iç içe olacağı optimum sürelerin oluşturması gerektiğini belirten Prof. Dr. Öztürk, kitap ve sporun olmazsa olmaz olduğunu önemle vurguluyor: “Bitirmesi gereken ders dışı hikâye, roman kitapları olmalı. Çocuğu spor dallarından birine olan ilgisi en iyi şekilde değerlendirilmeli. Arkadaşlarıyla vakit geçirebileceği zaman ve alanlar oluşturulmalı. Sadece bilgisayar değil, çocuğun sağlıklı yaşam, beslenme gibi alışkanlıkları da kontrol altında olmalı. Zira, tatilde hızlı tüketilen, abur-cubur yiyeceklere ilgi çok kayıyor.”
Çocuklarının internette geçirdiği vakti ebeveynlerin kontrol etmesi gerektiğini ve bu durumun asla çocukların özel hayatına karışmak anlamına gelmediğini belirten Prof. Dr. Öztürk, “Bu bir kontrol mekanizmasıdır. İnternette, sokakta görebileceğinizden daha fazla anonim kimlik var. Daha tehlikeli olabilirler. Bunlara dikkat edilmesi, çocuğun güvenliği için çok önemli. Ebeveynler teknolojiyi kullanımında rol model de olmalı. Tüm gün ellerinde telefon, gerekli-gereksiz, ilgili-ilgisiz her şeye bakan, takip eden ebeveyn modeli, çocukların dünyasında da bu araçları çok masum kılacak. Herkes için belirlenen bir sınır olmalı ve aile fertleri buna uymalı” açıklamasında bulunuyor.
Bağımlılığı sadece kimyasal maddelerle sınırlamak son derece yanlış. Yeme içme bağımlılığı gibi, teknolojik cihazlar bağımlılığı da obezite, akademik başarının düşmesi ve diğer sağlık sorunları gibi son derece tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor.
Yeşilay Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, çocukların kaliteli ve verimli bir yarıyıl tatil geçirmesi için teknoloji kullanımında ebeveynleri planlı hareket etmeye çağırıyor.“Ödül ve cezalandırma, çocukların teknoloji ile doğru ilişki kurmasına zarar veriyor.”
“Yarıyıl tatilinde çocukların bilgisayarla, telefonla, oyunlarla, tabletlerle çok fazla vakit geçirmeyi hak ettiklerini düşünmek büyük bir yanılgı. Okul zamanı çocukları teknolojiden tamamen uzak tutmak ya da birden sanal dünyanın içine atmak çok büyük bir yanlış.”
“Her gün; 3-6 yaş arası çocukların 30 dakika, ilköğretim çağına gelmiş çocukların 45 dakika, ortaöğretim öğrencilerinin günde 1 saat, lise çağına gelmiş gençlerin ise 2 saat ekranla, teknolojik araçla vakit geçirmesi en doğru yol.”
“Kitap ve spor olmazsa olmaz. Çocuğun bitirmesi gereken ders dışı hikâye, roman kitapları olmalı. Çocuğu spor dallarından birine olan ilgisi en iyi şekilde değerlendirilmeli. Arkadaşlarıyla vakit geçirebileceği zaman ve alanlar oluşturulmalı. Sadece bilgisayar değil, çocuğun sağlıklı yaşam, beslenme gibi alışkanlıkları da kontrol altında olmalı. Zira, tatilde hızlı tüketilen, abur-cubur yiyeceklere ilgi çok kayıyor.”
Günlük hayatı kolaylaştıran, zamanı daha hızlı ve verimli kullanma imkanı sunan teknoloji günümüzde aynı zamanda bir bağımlılık aracı olarak da öne çıkıyor. Teknolojinin ölçüsüz, sınırsız ve kontrolsüz kullanımı ile teknolojik ürüne ulaşılamadığında yoksunluğa kadar gidebilecek bir durum olarak tanımlanan teknoloji bağımlılığından çocukları korumak için Yeşilay ebeveynlere öneriler sunuyor.
Ödül-ceza sistemi doğru bir uygulama mı?
Çocukların boş zamanlarını verimli ve kaliteli kullanabilmesi, sosyalleşebilmesi için ebeveynlere büyük iş düştüğünü belirten Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, ebeveyn-çocuk ilişkisinde yaygın olarak tercih edilen ödül-ceza uygulamasının çocukların teknoloji ile doğru ilişki kurmasına zarar verdiğini söyleyerek; “Ebeveynler çocuklarının yaptığı ya da yapmadığı davranışları, tutumları için uygulama noktasında kurallar koyarlar. Uyulması beklenen bu kuralların bazıları çocuklar için zorlayıcı olur, bazıları ise oldukça kolay gelebilir. Kolay olanlar kolay alışıldığı için çok sorun teşkil etmez ya da ayrı bir uygulama yöntemine gerek kalmaz. Ama zor kurallar zorlayıcı olabilir. Ancak, ebeveynlerin doğruları olduğu için, bu kuralların uygulanmasında ödül, uygulanmaması halinde ceza sistemi uygulanır.”
Bu sistem ile amacın ödül verdikçe davranışın devamını olduğunu belirten Prof. Dr. Öztürk, “olumlu” davranışın ya da verilen “görevin” yerine getirilmesini, sıklığını pekiştirmek için verilen ödülün nicelik, nitelik ve sıklık bakımından ele alınması gerektiğinin altını çiziyor: “Çünkü her ödül olumlu davranışı pekiştirmez, pekiştirmediği gibi farklı olumsuz sonuçlara da yol açabilir. Birçok aile tüm dönem boyunca okuldan, derslerinden kopmaması için çocuklarını bilgisayar, tablet gibi araçlardan uzak tutmaya çalıştı. Artık yarıyıl tatili başlayınca da çocuklar ve anneler kendilerine göre bilgisayarla, telefonla, oyunlarla, tabletlerle çok fazla vakit geçirmeyi haklı gördüler, görmeye başladılar. Burada ebeveyn de tatil olmasından ve okul ödevi gibi bir sorumluluğun olmamasından kaynaklı olarak bu ödül sistemini çok masum görebiliyor. Ama baştan beri bir yanılgı var. Çocukları teknolojiden uzak tutmak ya da birden sanal dünyanın içine atmak çok büyük bir yanlış.”
Çocukların teknolojik araçlarla geçirdiği sürenin sınırlarının belirli olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Öztürk; 0-2 yaş arasındaki çocukların ekranla ya da teknoloji ile tanışmamasının doğru olduğunun belirtiyor: “Her gün; 3-6 yaş arası çocukların 30 dakika, ilköğretim çağına gelmiş çocukların 45 dakika, ortaöğretim öğrencilerinin günde 1 saat, lise çağına gelmiş gençlerin ise 2 saat ekranla, teknolojik araçla vakit geçirmesi en doğru yol. Okul döneminde çocuğa teknolojik araçlarla vakit geçirebileceği, ihtiyacını karşılayabileceği optimum bir süre veriliyor. Bu süreler okul zamanı ya da tatil fark etmeksizin uygulanırsa teknoloji bağımlılığı ebeveynler için bir tehdit olmaktan çıkabilir.”
Prof. Dr. Öztürk, kontrollü, bilinçli kullanım ve çocuğun internette nasıl vakit geçirdiğini bilmesine katkı sağlayacak bir takip, kontrol sürecinin de ebeveynler için önemine değiniyor: “İhtiyaç dışı ve kontrolsüz kullanım, dünyadaki tüm sağlık otoritelerinin kabul ettiği teknoloji bağımlılığına sebep oluyor. Bu nedenle çocukların okul döneminde bu cihazlardan yoksun bırakılıp, tatilde sınırsız kullanımına izin verilmesi son derece yanlış. Aileler bunu lütfen bir ödül sistemi olarak görmesin. Onun yerine bu süreler dışında çocuklara vakitlerini verimli ve keyifli geçirebilecekleri alternatif içerikler, zeminler oluştursun.”
Çocukların sanaldan dünyadan çıkıp gerçek hayata baktıklarında yavaş akan bir dünya gördüklerini, bunun onlara sıkıcı, ağır gelebileceğini belirten Prof. Dr. Öztürk, çocukların artık sabredemediğini söylüyor: “Bir mağazada, ebeveyn kendi ihtiyaçlarını giderirken, oyalansın diye eline tablet verilen çocuğu ve bu çocuğun sabretme gibi yaşam becerilerindeki eksikliği düşünün. Aynısı tatil dönemi için de geçerli. Sürekli bilgisayar, tablet başında olan bir çocuğun zihninin tamamının bu dünyayı alması, tatil bittikten sonraysa gerçek dünyayla karşılaşması kaldırması, adapte olması çok zor bir dönem. Ayrıca, bilgisayar başında çok durmanın vereceği gözlerde yanma, beden duruşunda bozukluk, elde uyuşukluk, halsizlik, ders başarısında düşüş, kişisel, aile ve okul sorunları, zamanı idare etmede başarısızlık, uyku bozuklukları, yemek yememe, aktivitelerde azalma, sanal arkadaşlar dışında izolasyon da bu araçlarla kontrolsüz ve bilinçsiz ilişkiden kaynaklanan sorunların başında geliyor.”
Yeşilay ne öneriyor?
Ebeveynlerin mutlaka bir tatil planı yaparak, bu planlama içerisinde çocuklarının teknoloji ile iç içe olacağı optimum sürelerin oluşturması gerektiğini belirten Prof. Dr. Öztürk, kitap ve sporun olmazsa olmaz olduğunu önemle vurguluyor: “Bitirmesi gereken ders dışı hikâye, roman kitapları olmalı. Çocuğu spor dallarından birine olan ilgisi en iyi şekilde değerlendirilmeli. Arkadaşlarıyla vakit geçirebileceği zaman ve alanlar oluşturulmalı. Sadece bilgisayar değil, çocuğun sağlıklı yaşam, beslenme gibi alışkanlıkları da kontrol altında olmalı. Zira, tatilde hızlı tüketilen, abur-cubur yiyeceklere ilgi çok kayıyor.”
Çocuklarının internette geçirdiği vakti ebeveynlerin kontrol etmesi gerektiğini ve bu durumun asla çocukların özel hayatına karışmak anlamına gelmediğini belirten Prof. Dr. Öztürk, “Bu bir kontrol mekanizmasıdır. İnternette, sokakta görebileceğinizden daha fazla anonim kimlik var. Daha tehlikeli olabilirler. Bunlara dikkat edilmesi, çocuğun güvenliği için çok önemli. Ebeveynler teknolojiyi kullanımında rol model de olmalı. Tüm gün ellerinde telefon, gerekli-gereksiz, ilgili-ilgisiz her şeye bakan, takip eden ebeveyn modeli, çocukların dünyasında da bu araçları çok masum kılacak. Herkes için belirlenen bir sınır olmalı ve aile fertleri buna uymalı” açıklamasında bulunuyor.
YORUMLAR