Torbacıları bağımlı annelerine sorun
Madde Bağımlılığı alınan tüm tedbirlere rağmen sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın ortak sorunu olmaya devam ediyor. Narkotik Şube Müdürlüğünde uzun yıllar görev yaptım.
Uyuşturucu bağımlısının madde temin etmek için cana kıymak dahil, ne canlar yaktığını gözlerimle gördüm. Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun uyuşturucu satıcılarına yönelik çıkışı sosyal medyada ve ulusal basında çok konuşuldu.
Gazetelerdeki demecinde ‘Beni Polisim anlar’ sözünü şimdi çok daha iyi anlıyorum. Tüm dünya hatta 5 yaşındaki çocuklar da biliyor ki, terörün finans kaynağı uyuşturucu maddelerdir. Uyuşturucuya verilen her kuruş Polisime, asker kardeşime, güvenlik kuvvetlerine mermi olarak dönmektedir.
Bunu bile düşünemeyecek kadar zavallı insanlar var bu ülkede. Üzüldüğüm ve şaşırdığım konu; bu vahşetin yarattığı tahribatı, maddi ve manevi ızdırabını bilmeyenler, bilgi sahibi olmadan fikir beyan ettiler.
Yorum yapanlar maalesef bağımlı ailelerinin yaşadığı acıları hiç ama hiç bilmiyorlar. Keşke tek bir bağımlı annesine ya da babasına danışıp yaşadıkları işkenceleri duyabilselerdi. Ahkâm kesip, yorum yazanlar bilsin ki, torbacı dediğimiz sokak satıcılarının birçoğu bağımlıların parası yoksa evlerindeki salça ve makarnaya bile tenezzül ediyorlar.
Hatta iç çamaşırına kadar aldıklarını katıldığım operasyonlarda gözlerimle gördüm. Torbacılar kirli paralarla o masum çocukların üzerinden lüks otomobillere, rezidanslara sahip oluyorlar.
Bağımlıları hırsızlık, gasp, fuhuş, gibi suçlara yönelten ve suç makinesine dönüştüren de torbacılardır. Gittiğim bir operasyonda, tuzağa düşürülmüş bir bağımlıya senet imzalatıp yüklü miktarda babasından para almaya çalışan cani torbacıları gördüm.
Eroini daha etkili bir zehir olması için gözünü kırpmadan fare zehiri katan torbacıların ifadesini aldım. Torbacıların gerçek yüzünü anlatan bir itirafçının üzerine benzin döküp yakmaya çalışan satıcıları ele geçirirken yaşadığım vicdan rahatlığını anlatamam.
‘Acaba gece uyuşturucu krizine girer de bize saldırır mı’ diye evde kendilerini savunmak için sopayla uyuyan aileleri biliyorum. Bağımlı evladını yeniden hayat kazandırmak ve tedavi etmek için evini, otomobilin satan, hatta borçlanan aileler var.
Görev yaptığım adliyeye gelip Hakim ve Savcıya yalvarıp ‘ ne olur evladımı hapise atın. Orada belki ıslah olur. En azından bu zalim torbacılar yakamızdan düşsün. Elimizdeki, avucumuzdaki bütün birikimimizi satıcılara verdik’ diyen anne ve babaları tanıyorum.
Gittiğimiz bir operasyonda yaşadığı uyuşturucu yoksunluğu ( krizi) sebebiyle tir tir titreyen, feryatları mahalleyi inleten ve annesinin boynuna bıçağı dayayarak rehin alıp, ‘ bilsem ki senin karnında uyuşturucu madde var, karnını deşer alırdım’ diyen bağımlı tanıyorum.
Ateş düştüğü yeri yakar. Bu ülkede bağımlı evladının iyileşmesi için Özel kolejini satan, öğretmenlikten istifa eden, bankalardan kredi çekip hastanelere ödeyen gözü yaşlı anne ve babalar var. Sorun bir bağımlı ailesine. Bağımlı evi matem evidir. O evde huzur, neşe, esenlik, saadet olmaz. Olmayacaktır da.
‘Torbacıya para vereceğim yoksa uyuşturucu krizinde kaslarım, kemiklerim dayanılmaz ağrıyor ’ diyerek evde namaz kılan annesinin durumundan faydalanarak şarjdaki telefonunu satan çocukların ifadesini alırken gözyaşlarımı tutamadım.
Terör örgütleri sadece uyuşturucu ticareti yapmaz. Aynı zamanda terör eylemlerinde herkes biliyor ki, canlı bombaların çoğu kimyasal uyuşturucu madde bağımlısıdır. Çünkü normal ve sağlıklı bir insan durup durduk yerde canına kıymaz. Kimsenin de canına kıyamaz.
Bir ülkenin en büyük zenginlik kaynaklarından birisi de genç nüfusudur. Sayın Cumhurbaşkanımıza da daha önce yazdığım gibi, ülkemiz üzerine oynanan oyunlardan birisi de uyuşturucu illeti ile ülkemizi bitirmektir. Bundan birkaç sene önce de sinsi bir oyunla sentetik kannabinoid ( Bonzai) ile gençlerimize kurulan tuzaklarla ailelerle devlet karşı karşıya getirilmek istendi. Çağrıldığım seminerlerimde ebeveynlere ülkemize uyuşturucu ve terör üzerinden kurulan hain ve alçak senaryoları anlatıyorum. Tıpkı ülkemize düzenlenen siber saldırılar gibi. Amaç kaos ve infial yaratmak. Ama başaramayacaklar. Türk Polisi ve Jandarma gece gündüz demeden düzenledikleri operasyonlarla suç ve suç unsurlarına aman vermemektedir. Herkesin vicdanı rahat olsun. Ülkemiz diğer ülkelerle kı yaslandığında dünya üzerindeki ülkeler oranlara kullanım oranı düşüktür. Bunu da belirtmekte fayda var.
YORUMLAR