“Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir. “- Mustafa Kemal Atatürk
Araştırmalara göre kadın cinayetleri eski eş, sevgili,koca ,baba,abi,kardeşgibi kişiler tarafından işleniyor. Bu kişilerin ise arkasına sığındığı sebeplerin başında genellikle namus cinayetleri geliyor.Dünyanın her yerinde namus cinayetleri şiddetin en ağır biçimi olarak karşımıza çıkar. Özellikle feodal yapının gücünü koruduğu bölgelerde kadınların namus adı altında öldürüldüğübilinmektedir.Bir şiddet biçimi olarak namus cinayetleri toplumların kültüründe özellikle değer sisteminden kaynaklanmaktadır, bu nedenle namus cinayetlerine yol açan namus kavramını irdelenmesinde ve araştırılmasında yarar vardır. Cinayet raporlarına göre çocuklu ve evli kadınların öldürüldüğü vakalarda, kadının eşinden gördüğü şiddet karşısında evden uzaklaşmasının önünde en önemli engellerden biri çocuklarıdır. Olay tutanaklarında, mükerrer ve müzmin şiddette rağmençocuklarının geleceğini düşünerek onları terk etmeyenkadın ayrılmaktan kaçınıyor fakat kavgalar bir yerden sonraolayın dozunu arttırıyor ve olay kadının ölümüylesonuçlanıyor. Kadına yönelik cinsiyetçi duygularla cinayet işleyenlersadece erkekler değil, aynı zamanda zihniyet olarak geri kalmış toplumlarda bu cinayetlerin başında gelir.Örneğinözellikle Hindistan'ın güney bölgelerinde hala uygulanmakta olan, yeni gelinlerin, damat evine getirmeleri gereken çeyizin az bulunması sonucu yakılarak öldürülmeleri söylenebilir. Bu cinayetleri çeyiz cinayetleri olarak adlandırılıyor.
Kadın cinayetlerini önlemek için ne yapmalıyız?
İnsanlara önce kadının ve erkeğin eşit olduğunu öğretmeliyiz. Kadının da yaşama hakkı olduğu kültürü aşılanmalı, kadına saygı duyulmalı.
İnsanlara iyi bir temelden eğitim verilmeli. Sen kadınsın sus deyip, sen erkeksin yaparsın düşüncesini bırakıp doğruyu yanlışı ayırt etmeliyiz. Bu konuda sadece erkekleri suçlamak doğru olmaz çünkü bu bir toplum yapısı suçudur.
Devlet tarafından Aile Hekimleri gibi Aile yapısını takip edecek Psikologlar verilmeli aile yapıları incelenmeli.
Kadın sığınma evleri sayısı artırılmalı ve şiddet gören kadınlar bu yerlere yerleştirilmeli.
hiçbir şiddet olayının üstü kapatılmamalı,küçük yaşta erkek ve kız çocuklarına sevgi-saygı öğretilerek büyütülmeli.
Seminerler verilmeli toplum bilinçlendirilmeli.
Cinsiyet hiyerarşisinin aile ve tüm toplumsal yapılarda yeniden inşa edilmeli, izdivaç öncesi psikolojik testler yapılması ve hasta bireyin yönlendirilmesi gerekmektedir.
Kadın cinayeti işleyen kişilerin aldığı cezaların birkaçı;
Münevver KARABULUT Cinayeti faili Cem Garipoğlu 24 yıl ceza aldı. 10 Ekim 2014 yılında cezaevinde intihar ederek öldü.
Filiz Karadavut Cinayeti failiUmut Çakırer’e müebbet hapis cezası verildi.
Özge Can Aslan Cinayeti faili Suphi Altındöken’e Ağırlaştırılmış Müebbet cezası + 27 yıl hapis cezası verildi.
Ayşe Tuba Arslan Cinayeti failiYalçın Özalpay’a 24 yıl hapis cezası verildi.
Gülay Şimşek Cinayeti faili Özkan Onay’a Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Türkiye’de kadına şiddetin ve cinayetlerin önüne geçmek için kullanılan ve şuanda da birçok yerde afişler ve seminerlerle desteklenen KADES Mobil uygulaması bir nebze olsun bu şiddetin ve cinayetlerin önüne geçiyor. Bunun gibi ALO 183 ve ALO 155 imdat hattı ile kolluk kuvvetleri ve sosyal destek hattı ile iletişime geçilebiliyor.
Sonuç olarak cinayet suçlarının her çeşidi kınanmalıdır, göz ardı edilmemelidir ve failler anında cezalandırılmalıdır. Toplumsal bilinçle ve eşit düşünce ile kadının da erkeğin de toplumda eşit bir şekilde saygı ve hoşgörüyle yaşamasına imkan verilmelidir.
Sözlerime Neşet Ertaş’ın şu sözleri ile Son vermek isterim...”KADIN İNSAN BİZ İNSAN OĞLUYUZ….”
Saygılarımla
Mehmet Ali AVCI
YORUMLAR