Toplumsal birlikteliğe ihtiyaç duyulduğu anlarda nedense hep karmaşalar ayyuka çıkar. Bu ister sosyal hayat olsun, ister sanat ve spor olsun, isterse de siyaset hiç fark etmez. Birileri toplumun huzurunu bozmak için her alanda her yolu denemeye gayret gösterirler. Lakin bu konuya uzak durması gereken halkımız ne yazık ki kaynaştırma harfini duyduğu anda tepkisini vermekte geri kalmaz. Bilmeden, dinlemeden işin özüne ve derinine inmeden üstünkörü bir karşılık vermeye başlar. Bu çıkışlar, zamanın teknolojik ilerlemelerini de göz önünde bulundurduğumuzda tıpkı bir virüs gibi hızla yayılır. Sonrası teşhisler ve tedavilerle uğraşan memleketimin insanları ve yöneticiler normal hayatın ilerlemesine sekte vurulmuş olduğunu farkederler...
Halbuki doğanın her hareketi bizler için birer örnektir. En basiti bir yağmur damlası dahi ne zaman nereye düşeceğini hesap ediyor. Yeri ve zamanı geldiğinde o kocaman buhar yüklü bulutun içinden sıyrılarak görevi olan alana iniş yapar. Hem de hiç şaşmadan, şaşırmadan ve diğer damlaları engellemeden. Burada yer ve gök arasında bir çekim kuvveti var. O kuvvet sayesinde havadaki damla yüklü olduğu bulutun üzerinden, yerin çekim alanında ihtiyaç hasıl olan bölgeye doğru inişe geçer. Hem damla görevini tamamlar, hem de yeryüzünde o damlaya ihtiyaç duyan toprak ihtiyacını gidermiş olur. Böylesi bir yardımlaşma da çekim gücünü iş,güç, sanat ve siyaset olarak kabul edersek konuyu daha iyi özümsemiş olacağız.
Peki ne anlatmak istiyorsunuz !diyenlerimiz olacaktır. Aslında hepimiz bir yağmur damlasıyız, bir ruh olarak istasyonda bekleyip, sonrası görev yerimiz olan dünyaya gönderiliyoruz. Her birimiz için ayrılan bir yer, zaman, nefes ve görev vardır. Bu görev birbirimize zarar vermeden, yağmur ve buluttan biraz daha farklı, mantığımızı da kullanarak karşılıklı faydayı düşünerek hareket etmek. Eğer bunu başarabiliyorsak, bir yağmur damlasından beklenen rahmetten kat kat fazlasını kendi yaşam alanımıza sunmuş olacağız.
YORUMLAR