Topal Osman Ağa'nın itibarından şüphe duyulmaz !
Yeliz Çevik

Yeliz Çevik

Yeliz Çevik / Gazeteci

Topal Osman Ağa'nın itibarından şüphe duyulmaz !

25 Mayıs 2022 - 16:27

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin TBMM'de yapmış olduğu konuşma ile 'OSMAN AĞA'nın itibarı konusu gündeme gelmiştir. Ne demişti Bahçeli? “
Türklüğün bu bıçkın, korkusuz ve aslan parçasına iade-itibarı yapılmalı, vatan ve millete hizmetleri takdirle ve hürmetle sahiplenilmelidir.” Sayın Bahçeli’nin çıkışı haklıdır ve geç kalınmış bir olayı gündeme taşımıştır. Kimdir Yarbay Osman Ağa? Namı diğer Topal Osman Ağa?  Milli Mücadele kahramanıdır OSMAN AĞA.
Yıllarca bu vatana gözünü kırpmadan hizmet eden, Balkan Savaşı çıktığında ailesi tarafından askerlik bedeli ödendiği halde savaşa katılmak üzere gönlünü ortaya koyan kahramandır Osman Ağa…Çongara Muharebesi’nde Bulgarlar’a karşı yapılan bir hücumda sağ bacağından sakat kalan kahramandır Topal Osman Ağa...
Giresun'a gazi olarak döndüğünde omzunda Milis Yüzbaşı apoleti bulunan kahramandır Topal Osman Ağa…
 
Şehit edildikten iki yıl sonra TBMM kararıyla kendisine Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası verilen vatansever bir kahramandır Topal Osman Ağa…
Bu kutsal mücadelede sonunu düşünmeden canını ortaya koyan, Giresun ve çevresinde Kuvayı Milliye örgütlenmesini yaparak 450 yıllık Türk Yurdunda Giresun'un gönüllü uşaklarıyla 'vatan ve millet' mücadelesi veren tarihe iz bırakan kahramanın tescilli adıdır Topal Osman Ağa.
Daha sayalım mı? Peki yıl 2022. Neden hala Topal Osman Ağa'nın iade-i itibar konusu konuşuluyor? Tarihin gerçeklerine objektif olarak baktığımızda Osman Ağa'nın itibarından zerre şüphe duyulmaz! Tarihçi değilim ama bence bu konu tartışmaya kapalıdır…Milli Mücadele kahramanı Topal Osman Ağa ve yanında bulunan 27 Giresun uşağı ile birlikte 2 Nisan 1923 günü şehit edilmiştir.
 
NEDEN Mİ?
Canı pahasına vatanını, milletini savunan milli mücadele kahramanı Osman Ağa 'Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey'in cinayetiyle suçlanmıştır. 
Tarihin tozlu sayfalarını biraz çevirdiğimizde 27 Mart 1923'te Topal Osman Ağa'nın Ankara İtfaiye Meydanı’ndaki evinden çıktıktan sonra ortalıktan kaybolduğu bilinen ve 5 gün sonra Ankara Dikmen Deresi'nde ip ya da telle boğularak öldüren Ali Şükrü Bey'in cesedi bulunmuştur. Naaşı incelendiğinde boğazında ip ya da tel izi, başında 8 cm bıçak yarası, üzerinde kahve lekesi ve elinde hasır parçası bulunduğu kayda geçmiştir.Cinayetin üzerinden 4 gün geçtikten sonra zabıtalar Osman Ağa'nın evini incelemek istediklerinde Osman Ağa onları nezaketle buyur edip müsaade etmiştir.
Ve cinayet Topal Osman Ağa'nın üzerine yıkılmıştır.
Çünkü, Topal Osman Ağa'nın evinde Ali Şükrü Bey'in cesedinin elinin içinde bulunan hasır parçalarına ait olduğu düşünülen sandalye ve paltosunda bulunan kahve lekelerinin yerde de damlalarının olduğu iddia edilmiştir.
4 gün boyunca evinde kalan Topal Osman Ağa'nın neden işlemediği cinayetin izlerini ortadan kaldırmadığı da muamma…Şimdi biraz sesli düşünelim; Topal Osman Ağa böyle bir cinayeti işlemiş olsa 4 gün geçmesine rağmen cinayetin izlerini neden ortada bırakır? Sandalyeyi saklamaz ya da kahve lekelerini silmez? 
Peki otopsi raporunda evinin hiçbir köşesinde çıkmayan kan izine ne demeli? Ali Şükrü Bey'in kafasının sağ tarafında 8 cm bıçak yarası varken yere dökülen kanın değil kahve lekesinin olması…Mustafa Kemal Paşa Ankara Merkez Kumandanlarından Rauf Bey ve Başyaveri Salih Bey'i Topal Osman Ağa'ya göndererek 'cinayeti kendinin işleyip, işlemediğini' sordurtmuştur. Topal Osman Ağa da iddiayı kesinlikle kabul etmeyip, cinayeti işlemediğini söylemiştir.
Fakat cinayetin içinde bulunanlar cinayeti Topal Osman Ağa'nın üzerine yıkmak isteyenler  bilgileri Mustafa Kemal Paşa'ya  bu şekilde aksettirdikten sonra  Topal Osman Ağa'nın teslim olmadığını söyleyerek asgari harekat başlatmışlardır. 2 Nisan 1923 günü Ankara Gaziosmanpaşa'da Papazın Bağı ikametgahında Topal Osman Ağa’nın evi İsmail Hakkı Tekçe komutasında ki birlikler tarafından kuşatıldı. 11 Giresun uşağı silahları alınarak bir kulübeye kapatılıp tüfeklerle taranarak vahşice şehit edilmişlerdir. Tarihi kayıtlara göre, ateş emrini veren kişi ise İsmail Hakkı Tekçe'dir.Daha sonra ise katledilmek suresiyle şehit edilen gönüllü muhafız sayısı 27'dir.Yaralı olarak hayatta kalan Topal Osman Ağa sedyede götürülürken hastaneye götürüleceği tahmin edilen Osman Ağa'nın başına İsmail Hakkı Tekçe tarafından bir kurşun sıkılarak şehit edilmiştir... Hırsını alamayan Tekke Milli Mücadele Kahramanımız Topal Osman Ağa'mızın başını gövdesinden keserek ayırmıştır.
Osman Ağa'nın sedyede götürülür iken son cümlesi; “Uşaklar ben bu yaradan ölmem, ölsem ne çıkar. Yeter ki vatan selamete çıksın' olmuştur.
Size çok önemli bir bilgi daha bırakayım… Ali Şükrü Bey’in oğlu NuhaDorukel,
23 Ekim 1959 tarihinde Giresun’a gelerek babasının katili diye iftira atılan Topal Osman Ağa’nın kabrini ziyaret eder ve tarihe kayıt düşen açıklamalarda bulunmuştur: “Babamı Topal Osman Ağa’nın öldürmediğini ben ve ailem çok iyi biliyoruz. Hatta bu iki aile arasında öteden beri hiçbir husumet yoktur. İstiklal mücadelesinde bir kardeş gibiydiler. Biri Meclis’te, biri cephede canla başla çalışarak üzerlerine düşen vatani görevlerini yaptılar. Babamın öldürülmesinden sonra gerek gazetelerin gerekse diğer neşriyatların hepsi hakikatten uzaktır. Uydurma ve kasten yazılmış yalan bilgilerdir.” 
Milli Mücadele kahramanız Topal Osman Ağayı rahmet ve minnetle anıyorum… 
Peki Giresun'un zirvesinde, kalesinde anıt mezarı bulunan kahramanımız Topal Osman Ağamızın neden Giresun'da adı yaşatılmıyor? Neden bir cadde ya da sokağa ismi verilmemiştir? Tarihe vatanseverliğiyle, kahramanlığıyla adını yazdıran Topal Osman Ağa'nın adı neden Giresun’da bayrağımızın altındaki mezar taşından başka bir yerde yok?Nerde seçim zamanlarında ‘Osman Ağa'nın torunlarıyım’ niye nutuk atanlar?Anıtı Giresun Meydanına dikilen Topal Osman Ağa'mızın adı da bu şehirde yaşatılsın!İşte tam da bu noktadaki tezatlık son bulsun ve Topal Osman Ağa’nı adı Giresun’daki cadde, sokak ve kamu kuruluşlarında yaşatılsın. İtibar konusundaki en önemli eksiklik budur, gerisi teferruattır…
Son cümle olarak; vatanı uğruna, bayrağı uğruna canını veren hain değil kahramandır. Kahraman olarak da yaşayacaktır.
 
Saygılarımla,
Yeliz ÇEVİK           

Bu yazı 5248 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum